26 Eylül 2011 Pazartesi

BBC TÜRKÇE: DİYARBAKIR SOSYAL FORUMU: GENÇ, SOL, ANTİKAPİTALİST (26.09.2011)

26 Eylül 2011-BBC TÜRKÇE

http://www.bbc.co.uk/turkce/izlenim/2011/09/110926_mezo_social_forum.shtml




Önce Enes'le tanıştım. "Taş atan çocuklar"dan biri. 8 ay cezaevinde kalmış.

Kendisiyle birlikte cezaevinden çıkan bir arkadaşı kendini yakmış, bir arkadaşı dağa çıkıp ölmüş.

17 yaşındaki Enes, o gün başlayan mahkemesi nedeniyle biraz gecikmişti ama Mezopotamya Sosyal Forumu'ndaki "Türkiye'de çocukluğun kurucuları-Kürt çocukları-TMK (Terörle Mücadele Kanunu)" başlıklı panele yetişip bir sunum yaptı.

Enes 3 yaşındayken ailesi Kulp'un Goderni ya da Türkçe adıyla Taşköprü köyünden Diyarbakır'a göçmüş.

Okulda bilmediği bir dil, çokça dayak, evde yoksulluk ve sürekli dağa çıkan akraba eş dosttan gelen ölüm haberleri.

"Büyükler gizlemeye çalışırdı, bizi odadan çıkarırlardı konuşurken, ama her şeyi anlıyorduk" diyor.
2006 yılında kendinden beş yaş küçük Abdullah Duran adlı çocuğun evinin balkonunda polis kurşunuyla vurulduğunu görüyor. Polise taş atmaya başlıyor.

Enes Terörle Mücadele Kanunu'nda geçen yıl yapılan değişikliklerle serbest bırakılan ve çocuk mahkemelerinde yargılanan yüzlerce çocuktan biri. Ama "Orada da bize suçlu gibi davranıyorlar" diyor.

Az ilerde Enes gibi saçlarını suyla yukarı yukarı taramış yanık zayıf çocuklar sloganlarla halay çekiyor. "Serhildan" yani Kürtçe ayaklanma kelimesini seçebiliyorum.

"Korkmuyor musun?" diye sordum. 17 yaşındaki bir çocuktan beklenmeyen bir cevap "Sadece bu kadar acının boşa çekilmiş olmasından korkuyorum. Başka hiç bir şeyden korku yok" diyor.
Enes kenarda şaklabanlıklarla onu güldürmeye çalışan bir grup çocukla beraber cezaevindeki yedi arkadaşını ziyarete gitmek üzere ayrılıyor.

'NE REHABİLİTASYONU?'

İnsan Hakları kuruluşları, hukukçular, öğretmenler, psikologların da yer aldığı bir çalışmaya göre, TMK'daki değişiklikler yeterli değil, çünkü çocuklar hala tam olarak terör suçu kapsamından çıkartılmamış ve çıkanlar yavaş yavaş geri dönüyor cezaevine.

İnsan Hakları Derneği'nin raporuna göre 2011 yılının ilk altı ayında Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da 485 çocuk gözaltına alınmış ve 139'u tutuklanmış.

Enes'in katıldığı panelin sonunda hayati bir tartışma oldu. Hemen herkese göre, bu çocuklara destek vermek lazımdı.

Ama bazıları şu noktaya da dikkat çekiyordu: Onlara taş attıran ortam var oldukça yapılacaklar çok sınırlı olmayacak mıydı?

Bir katılımcı bu endişeyi şu sözlerle dile getirdi: "Tabii ki destek vermek lazım. Ama savaş sürerken rehabilitasyondan söz etmek ne derecede mümkün?"

Farklı kentlerden katılımcılar, çocuklarla birlikte alternatif arayışlardan bilgi ve deneyim aktardılar. Panelin sonunda 50-60 kişi harmanlanıp birbirlerine telefon, posta adreslerini verdi, sohbeti sürdürdüler.

SOSYAL FORUM NE İŞE YARAR?

21-25 Eylül tarihleri arasında Diyarbakır'da ikincisi yapılan 4,5 günlük Mezopotamya Sosyal Forumu'nda izlediğim ilk tartışmaydı bu.

Aslında foruma damgasını vuran konulardan biri değildi ama birden böylesi bir forumun ne işe yarayabileceğini örnekledi zihnimde.

Gerçekten de, içindeki nefis küçük binalar ve çadırlarla, ağaç dibi gölgelikleri ve çimenleriyle, Diyarbakır'ın Sümerpark'ında, benzer konularla ilgilenen yüzlerce insan günlerce birbirini buldu, deneyim paylaştı, birbiriyle iletişim sözü verdi.

Brezilyalı topraksız köylüler hareketi, komünal bir yaşam arayışındaki Batman Şikefta köyü ve Viranşehir'deki ekolojik evler projesiyle, Hasankeyfli baraj karşıtları ile Karadeniz isyanda grubu İran ve Irak'tan gelen baraj karşıtlarıyla, El Salvadorlu eski gerilla liderleri, Kürt sivil itaatsizlik hareketi temsilcileri ve "Demokratik Yurtsever İmamlar" grubuyla, Arjantinli Plaza de Mayo anneleri, Türkiye'deki Cumartesi anneleriyle buluştu.

Mısırlı sendikacılarla, Türkiye'den çok sayıda sendikacı, hatta görünmeyen işçiler, atık kağıt toplayıcılar bir araya geldi.

Başka türlü buluşmalar da oldu. Beyrutlu bir Filistinli, Hana Sleiman, "Batı Şeria, İsrail, Ürdün, Lübnan, Suriye'den Filistinliler, aramızda haberleşiyorduk, ama ilk kez burada bir araya geldik" dedi. Gazze katılamamış tabi.

Sadece farklı bölgelerden değil, farklı Filistin örgütlenmelerinden de temsilciler vardı. İsrail vatandaşı ve mülteci Filistinliler, Batı Şeria'daki Filistin yönetiminde, kendileriyle ilgili konularda söz sahibi olma mücadelesi veriyorlarmış.

En büyük heyetlerden biri Irak Kürdistan Özerk Yönetimi bölgesinden gelmişti. Erbil, Süleymaniye ve Kerkük'ten farklı alanlarda çalışan 200'ü aşkın katılımcı gösterişli törensel kıyafetleriyle bütün oturumlarda seçiliyordu.

'YÜZÜMÜZ ORTADOĞU'YA VE LATİN AMERİKA'YA DÖNÜK'

Kapitalizme, onun sosyal, siyasi, ekonomik egemenliğine sivil, ekolojik, anti-kapitalist alternatifler geliştirmeyi, bunu yaparken, dünyanın yoksullarını, emekçilerini, onların deneylerini ve örgütlenmelerini bir araya getirmeyi hedefleyen Dünya Sosyal Forumu'nun ürünü ve parçası MSF.
Forumu örgütleyen tamamen gönüllü genç kadro forum sonunda çok memnun görünüyor.

"Başardık" diyorlar. "6 aylık yoğun bir hazırlık çalışmasıyla sadece Türkiye'nin dört bir yanından değil, yaklaşık 20 ülkeden yüzlerce muhalifi bir araya getirmeyi başardık ve aktif katılımlarını sağladık."

Haksız da değiller, sırf teknik açıdan bile bakıldığında gerçekten etkileyici. Katılımcılara Türkçe, Arapça, Kırmanci, Sorani, İspanyolca, Portekizce simultane çevirilerle günde ortalama 20 farklı tartışma seçeneği sundular.

Tartışmalar ise "taş atan çocuklar"dan, "Arap Baharı" değerlendirmelerine, "göç ve göçmenlik"ten "iş yaşamında dönüşüm ve sendikal haklar"a, kırsal alanda kolektif yaşam deneyimlerinden "kayıplar ve hakikat komisyonları"na, "kapitalist kültür hegemonyasına karşı direniş"ten, "sivil itaatsizlik paylaşımları"na, "yoksulluk ve yoksullukla mücadele deneyimleri"ne kadar çok geniş bir yerel, bölgesel ve küresel gündemi yansıtıyordu.

Uluslararası katılımın daha çok Ortadoğu ve Latin Amerika'dan olması ve örneğin Avrupa'nın pek görünür olmaması bir tesadüf değil. Organizatörler "Bunu özellikle hedefledik. Yüzümüz Ortadoğu ve Latin Amerika'ya dönük. Çünkü ABD'nin yüzü de buralara dönük" diyorlar.

'FAZLA ULUSLARARASI'

Foruma Diyarbakır'ın içinden ilgi ve katılım vardı fakat sınırlıydı. Ama zaten forumun amacı belki de sokaktaki Diyarbakırlıyı çekmek değildi.

Konuştuğum bir kısım Diyarbakırlı, "çok uluslararası" bulmuştu forumu. "Kürt solunun, Türk solu ile konuşacağı ne çok şey var şu sıra. Bu ihtiyaç iyi yansımamıştı" diyenler oldu. "Ortamın gerginleşmesi hep böyle sivil çabaları gölgeler" diyenler oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder